EK SAYFA – 1266-2
باب: لا
تمنوا لقاء
العدو.
156. DÜŞMANLA KARŞI KARŞıYA GELiP SAVAŞMAYI ARZULAMAMAK
حدثنا
يوسف بن موسى:
حدثنا عاصم بن
يوسف اليربوعي:
حدثنا أبو
إسحاق
الفزاري، عن
موسى بن عقبة
قال: حدثني
سالم أبو
النضر، مولى
عمر بن عبيد
الله كنت
كاتبا له،
قال: كتب إليه
عبد الله بن
أبي أوفى، حين
خرج إلى
الحرورية،
فقرأته فإذا
فيه: إن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في بعض
أيامه التي
لقي فيها
العدو، انتظر
حتى مالت
الشمس، ثم قام
في الناس
فقال: (أيها
الناس، لا
تمنوا لقاء
العدو، وسلوا
الله العافية،
فإذا لقيتوهم
فاصبروا،
واعلموا أن
الجنة تحت
ظلال السيوف.
ثم قال: اللهم
منزل الكتاب،
ومجري
السحاب،
وهازم
الأحزاب،
اهزمهم وانصرنا
عليهم).
وقال
موسى بن عقبة:
حدثني سالم
أبو النضر:
كنت كاتبا
لعمر بن عبيد
الله، فأتاه كتاب
عبد الله بن
أبي أوفى رضي
الله عنهما: أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (لا
تمنوا لقاء
العدو).
[-3024-] Musa İbn Ukbe r.a.'den nakledilmiştir: Ömer İbn
Ubeydullah'ın kölesi ve katibi olan Salim Ebu'n-Nadr şöyle dedi: "Abdullah
İbn Ebu Evfa'nın Haruriyye'ye çıktığı zaman Ömer İbn Ubeydullah'a gönderdiği
bir mektupta okumuştum. Şöyle yazıyordu: Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve
Sellem düşmanla karşı karşıya geldiği bir savaşta güneş tepe noktasından batıya
doğru meyledene kadar bekledi."
[-3025-] Sonra ayağa kalkıp insanların arasında durarak: "Ey insanlar,
düşmanla savaşmak için karşı karşıya gelmeyi arzulamayın. Allah'tan hep afiyet
isteyin. Fakat savaşmak üzere düşman ile karşı karşıya geldiğinizde kararlı ve
dirençli olup sabredin. Şunu iyi bilin ki cennet kılıçların gölgeleri
altındadır" buyurdu ve şöyle dua etti: "Ey Kitab'ı indiren, bulutları
istediği yöne çeviren ve düşman birliklerini dağıtıp perişan eden Allahım, şu
düşmanımızı perişan et / hezimete uğrat, bize onlara karşı yardım eyle / zafer
nasip et!"
Musa İbn Ukbe şöyle dedi: Salim Ebu'n-Nadr bana şunları söyledi:
"Ben Ömer İbn Ubeydullah'ın katibi idim. Ona Abdullah İbn Ebu Evfa'dan
gelen bir mektupta Resul-i Ekrem'in sallallahu aleyhi ve sellem: "Düşmanla
savaşmak için karşı karşıya gelmeyi arzulamayın!" dediği yazıyordu."
وقال
أبو عامر:
حدثنا
المغيرة بن
عبد الرحمن، عن
أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال: (لا
تمنوا لقاء
العدو، فإذا
لقيتموهم
فاصبروا).
[-3026-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurmuştur: "Düşmanla savaşmak için karşı karşıya gelmeyi
arzulamayın. Fakat savaşmak üzere düşman ile karşı karşıya geldiğinizde kararlı
ve dirençli olup sabredin!"
AÇIKLAMA: Düşmanla savaşmayı arzulamanın yasaklanmasının
sebebi hakkında şu açıklamalar yapılmıştır:
1. İbn Battal şöyle demiştir: "Düşmanla karşı karşıya gelip
savaşmayı arzulamanın yasaklanmasının hikmeti şudur: Kişi savaşın ne şekilde
sonuçlanacağını bilemez. Burada Hz. Nebi'in (s.a.v.) "Allah'tan afiyet
isteyin!" şeklindeki tavsiyesi fitnelerden korunmak için "Allah'tan
afiyet istenmesi" ile benzer niteliktedir. Hz. Ebu Bekir'in bu konuyla
ilgili olarak söyledikleri bize ışık tutmaktadır: "MusibetIere uğrayıp
sabırla bunlara göğüs germektense afiyet içinde olup Allah'a şükretmek bence
daha güzeldir."
2. Düşmanla karşı karşıya gelmeyi arzulamak kişinin kendisini
beğenmesi, gücüne ve kuwetine güvenip böbürlenmesi, düşmanın gücünü göz ardı
etmesi gibi bazı sakıncalar taşımaktadır. Tüm bunlar ise tedbirsiz davranmaya
ve ihtiyatı elden bırakmaya yol açar.
3. Bu yasak savaştan iyi bir sonuç alınamayacağının veya savaşın
faydadan çok zarar getireceğinin bilindiği durumlar için geçerlidir. Yoksa
Allah yolunda savaşmak çok faziletli bir amel ve itaattir.
4. İbn Dakiki'l'iyd konu hakkındaki görüşlerini şöyle
açıklamıştır: "Ölüm insanın en fazla çekindiği ve korktuğu bir hadisedir.
Geleceğin neler getireceğini hiç kimse bilemez. Bu bakımdan gelecekte
gerçekleşecek olaylar ile gerçekleşmiş olan ve bilinen olaylar asla birbirine
benzemez. İnsanın gelecekle ilgili beklentileri de tam istediği gibi meydana
gelmeyebilir. Bu yüzden düşmanla karşı karşıya gelme arzusu yasaklanmıştır. Bununla
birlikte insan düşmanla karşı karşıya geldiği zaman kendi kendisine verdiği
sözü unutup sözünden cayabilir. İşte Hz. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bunu
önlemek için de düşmanla mücadele ederken kararlı ve dirençli bir şekilde
sabretmeyi emretmiştir."
AÇIKLAMA:
1. Teke tek kavga için düşmandan birisini mübarezeye çağırmak
doğru değildir. Hasan-ı Basri'nin görüşü de bu yöndedir. Hatta Hz. Ali konu
hakkında şunları söylemiştir: "Teke tek kavga için düşman tarafından
karşına rakip çıkarılmasını isteme. Fakat seni rakip olarak kavgaya
çağırırlarsa çık meydana' Böyle yaparsan rakibini yere serersin. Çünkü böyle
bir kavga için ilk çağrıda bulunan kimse saldırgan olan (bagiy) kişidir."
2. Düşmanla karşı karşıya gelince dua etmek ve Allah 'tan zafer
dilemek müstehaptır.
3. Savaşçılara doğru yolu, düşünceyi ve uygulamayı göstermek
üzere tavsiyelerde bulunmak ve onlara ihtiyaç duyacakları bilgiyi vermek
gerekir.
4. Allah Teala'dan isterken onun güzel isimlerini ve sıfatlarını
zikretmek, daha önce vermiş olduğu nimetleri anmak güzel bir davranıştır.
5. Herhangi bir ibadet ve itaati yaparken bedenin dinç olduğu
zamanları dikkate almak gerekir.
6. Edepten ayrılmamak teşvik edilmiştir.